5 Ağustos 2009 Çarşamba

Alperen Ocakları Genel Başkanı Aldullah Gürgür

Genel Başkanımız Sayın Abdullah Gürgür'ün Vakit Gazetesi ile Gerçekleştirdiği Röportaj...


BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopter kazasında hayatını kaybetmesinin ardından Alperen Ocaklarına yönelik bir takım çevrelerin bilinçli olarak başlattıkları saldırılar sürüyor. Karanlık yapılar ile içli dışlı olan çevreler bir taraftan provokasyonlar ile Alperenleri sokağa davet ederken bir taraftan da bazı yayın kuruluşları yalan yanlış haberler ile Alperen gençliğini hedef gösteriyor. Bizde tüm bu konuları konuşmak ve bilmeyenlere Alperen gençlerini daha yakından tanıtmak için Alperen Ocakları Genel Başkanı Abdullah Gürgür ile bir söyleşi gerçekleştirdik.


“MİLLİ MANEVİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKACAK GENÇLİK YETİŞTİRİYORUZ”

- Kısaca Alperen Ocaklarının kuruluşu hakkında bizi bilgilendirirmisiniz?


Alperen Ocakları 1993 yılında Liderimiz Mıuhsin Yazıcıoğlu tarafından tohumları atılmış ve Nizamı Alem Dergisi etrafında bir araya gelen büyüklerimizin bu yapıya Anadolu da gösterilen teveccühün bir gereksinimi olarak teşkilatlanıp kurumsallaşması ile ortaya çıkmıştır. Zaman içerisinde Alperen Ocakları olarak milliyetçi maneviyatçı ve demokrat çizgisi ile bir sivil toplum yapılanması olarak faaliyetlerine devam etmiştir ve devam etmektedir. Bugün 70 ilde 350 teşkilatı ile 21. Yüzyılda Alperenlik geleneğinin yaşatılması, kitlelere takdimi, milli ve manevi değerlerine bağlı bir gençliğin yetiştirilmesi hususunda birçok faaliyet göstermektedir. Alperen Ocakları Anadolu insanının prototipini sistemli bir şekilde söylemleştiren hem de bunu bir duruş olarak üzerinde taşımayı kendisine misyon edinmiş, kurumsal kimliğini gün geçtikçe sağlamlaştıran bir organizasyon olarak faaliyetlerine bundan sonrada devam edecektir.

“KİMİN HİMMETİ MİLLETİ İSE O TEK BAŞINA BİR MİLLETTİR”

- Ocak Kültürü ve bu kültürü önemli kılan etkenler nelerdir?

Ocaklılık özellikle 21. Yüzyılımızda bozulan değerlere karşı bir haykırıştır. Benliğin, bencilliğin bu kadar ön plana çıktığı bir asırda ama diğerleri diyebilme iradesidir. ‘Kimin himmeti milleti ise o tek başına bir millettir’ düsturu hakikisince kendi nefsinden geçip milletim diyebilme fedakarlığıdır. Ocaklılık fayda ve menfaat üzerine kurulmuş batı medeniyetinin Türkiye’ye hâkim olmaya başladığı bir ortamda inadına paylaşmak, inadına başkası için dertlenmek, inadına milletini sevmektir. Bu yüzden ocaklarımıza sadece kendi camiamızın değil tüm toplumun ihtiyacı vardır. Bu müesseselerin yaşatılması ve canlandırılması bizi millet yapan değerlerinde zinde tutulabilmesi noktasında faydalı olacaktır.

“MALUM MEDYA TAŞKINLIK YAPMAMIZI İSTİYOR”

-Alperen Ocaklarının medyadaki yansımalarında sizleri rahatsız eden hususlar var mı?


Evet özellikle cenaze sonrası bizlerin daha önce düzenlemiş olduğu sosyal içerikli faaliyetlere hiç ilgi göstermeyen ve kamu yararına yapmış olduğumuz faaliyetleri köşelerine hiç taşımayan bir kısım basın kuruluşları Alperen Ocaklarının bundan sonra toplumda provakatif olayların merkezi haline dönüşeceği yönünde sergiledikleri tutum bizleri çok rahatsız etmiştir. Sistemli bir şekilde birileri tarafından bu kişilere yazdırılmaya başlandığını düşünmekteyim. Bakın gazeteniz kendisine Hakka hizmet etmeyi ve Hakka hizmet edenlere çanak tutmayı gaye edinmiş bir yayın kuruluşudur. Bu vesile ile de Vakit gazetesine konuşurken kendimi çok rahat hissettiğimi belirtmek isterim. Öyle basın mensupları var ki ağzımdan çıkan cümlelerle ‘sokağa yönelik bir tahrik ve algılama nasıl çıkartabilirim’ diye gayret gösteriyorlar ve tüm beklentileri bizim bir taşkınlık yapıp kendilerini haklı çıkarmamız.

“TERTİPLENEN OYUNLARI BOZACAĞIZ”

- Malum medya neden böyle bir arayış içinde olabilir?


Alperen Ocakları milletimizi millet yapan değerlere her daim bağlı kalmış ve bu değerlere düzenlenen saldırıları ve tertiplenen oyunları hep bozmuştur. Milletimizin değerlerinden, inançlarından, reflekslerinden, isteklerinden sürekli korka gelmiş bu güruh Merhum Liderimizin Cenazesinde ve sonrasında toplumun bizlere göstermiş olduğu ilgiyi ve ön plana çıkmış olan Alperenlik kavramını çekememektedirler. Ve yapılarımızın bu denli teveccühe mazhar olmasını engellemek istemektedirler. Buradan onlara söyleyeceğim; güneş balçıkla sıvanmaz. Kimse istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır. Bizlerde bu noktadan ne kadar faydamız olabilirse ve vesile olabilirsek o derece kendimizi şerefli hisseder onurlu yaşarız. Bizler dün olduğu gibi bugün de karanlık oyunların farkındayız. Tertiplenen tüm oyunları bozacağız. Bize senaryolarında rol biçemezler.

“BİZLER ÖLÜME VE ÖLÜMDEN SONRAKİ HAYATA DA İMAN ETMİŞ İNSANLARIZ”

- Lideriniz merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefatıyla ilgili olarak bizlerle paylaşmak istediğiniz şeyler var mı?

Tabi vefat şekli milletimizin merhametini galeyana getirmiş ciğerini sızlatmıştır. Haberi helikopterdeki İHA muhabiri merhum arkadaşımız İsmail Güneş Beyden telefonla ilk alan Kahramanmaraş Alperen Ocaklarından arkadaşlarımız bize verdikten sonra Ankara’dan yola çıkarak kaza mahalline doğru hareket ettik ve bizzat kendimiz arama kurtarma çalışmalarını müşahede ettik. İlk yirmi dört saatte ki çalışmaların yetersizliği gerçektende bizleri çok üzmüştür. Merhum Muhsin Yazıcıoğlu 10 yıla yakın bu ülkede cezaevlerinde yatmış işkenceler görmüş ve bir gün dahi hüküm yememiş bir liderdir. Fakat devletini hiçbir mahkemeye dahi şikâyette etmemiştir. Böyle bir lidere devletimizin belki de yapacağı son bir vazife vardı fakat oda layıkıyla yerine getirilemedi. Tabi ki Alperenler hiçbir olayı kadere isyan boyutunda algılayıp hareket etmezler. Bu olaylardan kendimizi aklıselim bir şekilde çıkartabilmemizin yegane sebebi de mukadderat böyleymiş diyerek değerlendirme yapmamızdır. Bizler ölüme ve ölümden sonraki hayata da iman etmiş insanlarız. Onun ölmesini de bir yok oluş olarak değerlendirmiyoruz. O bu dünyadan terhis tezkeresini almış daha güzel bir diyara şanına yakışır şekilde şehit olarak intikal etmiştir. Bediuuzaman hazretleri ölümden bahsederken ‘Kesret dairesinde boğulmaya değil vahdet dairesinde teneffüs etmeye gidiyorsunuz’diyor. Liderimizde bu bağlamda dünyanın bir çok sıkıntısını çekmiş ve çeken bir insan olarak artık huzura doğru yelken açmış ve kendisine önder olarak benimsediği Resûlullahın yanına doğru uçmaya başlamıştır. Cenabı Mevla bizleri onlarla birlikte ahirette haşreder inşaallah.

“O MİLLETİN DERİN DEVLETİYDİ”

- Yazıcıoğlu’ nun ölüm haberini alan sağcısı solcusu, yaşlısı genci, kadını erkeği herkes, aynı duyguları paylaştı. Yazıcıoğlu, son yolculuğunda “Büyük Birlik” hayalini de gerçekleştirdi. Bu kadar büyük bir kalabalığı nasıl değerlendirdiniz?

Rahmetli liderimiz hayatı boyunca aslı esası olmayan iddialara cevap vermekteydi. Oda aynı şu an bizim yaşadığımız gibi hep kendisini izah etmek zorunda bırakılıyordu. Ama cenaze gösterdi ki hayatında kendisine çizilmeye çalışılan o tiplemelere bizzat çizenlerde dâhil olmak üzere kimse inanmamıştı. Onun bir hayali vardı. İmtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir Türkiye istiyordu. Ve bunu ihlâsla istiyordu. Kâinatta kim neyi ihlâsla isterse Cenabı Mevla onu o kişiye nasip edermiş. Yaradan da ona son yolculuğunda da olsa o hayali nasip etti. Yıllardır kalplerde biriken sevgi ortaya çıkmıştı artık. O milletine hep güvenmişti, milleti de ona son dakikada olsa kadir şinaslığını gösterdi. ‘Ben derin milletim’ diyordu bunu ifade etmek istiyordu belki de, Zaten onu hiç anlamamıştık. Garip geldi garip yaşadı ama yiğit bir şekilde gitti.

“ANTİDEMOKRATİK YAPILARLA İŞİMİZ OLMAZ”

- Ergenekoncu yapılanmaların ocaklarınız üzerinde bazı provokasyonlar ve yönlendirmeler yapabileceği yönündeki haberleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bakın bize karşı provokasyonların olabilme ihtimali toplumdaki diğer unsurlara olabilme ihtimali ile aynı orandadır. Hatta birçok yapıdan da bizim teşkilatlarımızın art niyetli operasyonlara alet edilebilme ihtimali zayıftır. Çünkü yapılarımız samimiyet ve uhuvvet üzerine tesis edilmiştir. Bu nedenden ötürü art niyetli ve samimiyetsiz kişiler anında ocaklarımızda renk verip sırıtırlar. Tabiî ki kritik bir süreçten geçiyoruz ve teşkilatlarımızı da bu hususta bilgilendirmiş bulunuyoruz. Bizler bu süreçte üzerimize düşen tedbirleri aldık ve almaya da devam edeceğiz. Fakat burada tek görev bize düşmemektedir. Bizimle aynı hassasiyetleri basınımız, emniyet güçlerimiz ve kamuoyumuzda taşımalıdır. Bir milyonluk bir cenaze ile dalga geçilmez. Henüz kaza konuşulurken Maraş’tan bahsedilmez. Ayrıca bu vesile ile de yapılarımızın Ergenekon ile ilişkilendirilebilmesi noktasında bir karalama kampanyası hissediyoruz. Bizler antidemokratik yapılanmalara karşı tepkisini bugüne kadar çok net bir şekilde ifade edebilen bir liderin alperenleriyiz.Yapılarımızın da bu şekilde kurumsallaştığını çok net bir şekilde ifade etmek istiyorum. Antidemokratik bir yapılanma ile bizleri ilişkilendirmek isteyenler toplumda gülünç duruma düşerler ve artık ciddiye alınamamalarına sebep olur.

...YENİ MUHSİN'LER YETİŞTİRMEK İÇİN MÜCADELE VERECEĞİZ...

- Alperenlerin bundan sonraki yol haritası hakkında neler söylemek istersiniz?

Kurumsallaşmasına çok daha fazla önem gösterir şekilde, bir ömrün acılı hayat hikâyesinin sona ermesi ile yani anlaşılabilmek noktasında bedelini çok acı bir şekilde ödemiş halde ocaklarımız liderleri hayattayken göstermiş oldukları özen ve gayretin çok daha fevkinde çalışmalarına devam edeceklerdir. Artık milletimizin ihtiyacı olduğunu daha iyi anladığımız bir çok Muhsinlerin yetişebilmesi için bu hayat duruşuna sahip, milli ve manevi değerlerine bağlı, fayda ve menfaat üzerine kurulmuş batı medeniyetinin üzerimize dört bir koldan saldırmasına da hiç aldırmayarak ama asrın tüm imkânlarından da faydalanarak gerekli sistematik eğitimlerin gençlerimize verilmesine daha fazla dikkat edeceğiz. Zulüm Azrail olsa biz hep Hakkı tutacağız. Bu duruşa sahip olmanın onurunu yasamayı arzu edenleri de şimdiden ocaklarımıza davet ediyoruz. Sadece onları değil kendisine şiddeti ve terörü metot olarak benimsememiş herkesi… Kana bulaşmamış bizimle tartışacak fikirleri olduğunu düşündüğümüz en uç fraksiyonlardaki kardeşlerimizi bile davet ediyoruz. ‘Eller silah değil kalem tutsun’ diye o karmaşa yıllarında bir diyalog kurabilmek için cumhurbaşkanına bile mektup yazan liderimizin duruşunun takipçisiyiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder